Son yıllarda futbolun oynanış biçiminde büyük değişiklikler yaşandı. Başta Manchester City’nin çalıştırıcısı Pep Guardiola olmak üzere yıldız teknik adamların taktikleri bu değişimde tesirli oldu. Artık oyunun temposunu yalnızca klasik on numaralar yahut forvetler değil, stoperler hatta kaleciler de belirlemeye başladı. United’ın eski futbolcusu Garry Neville, futbolun eski ruhunu kaybettiği düşünüyor.
Futbol hızlandı, fizikî çabalar arttı. Birtakım futbolseverler için artık oyun daha az heyecan verici hale geldi.
Taktik açıdan her gün farklı bir ayrıntıyla ortaya çıkan futbol, gün geçtikçe daha da farklı bir kimliğe bürünmeye başladı. VAR sistemi, hakem kararları, futbolcuların kulübe olan bağlılıkları, alınan maaşlar ve ödenen bonservis bedelleri, doksan dakikanın yazgısını belirleyen esas ögeler haline geldi. Herkes için geçerli olmasa da birtakım tutkunlar, yıllardır peşinden koştukları oyundan yavaş yavaş soğumaya başladı.
Manchester United efsanesi Gary Neville, değişime reaksiyon gösterdi.
92 yılında başlayan United mesleğini 2011 yılında sonlandıran ve diğer kadroda forma giymeyen İngiliz defans, kendi oynadığı periyoda nazaran futbolun çok sıkıcı hale geldiğini söyledi.
Şu anda İngiltere’de yorumcu olarak karşımıza çıkan eski futbolcu, şunları dedi 👇
‘İzlediğimiz şey futbol değil, saçmalık. Ben Brighton’ın stoperlerinin topu dolaştırmasını izlemek için TV karşısına geçmiyorum. Kaleciler ve savunmadakiler, ekibin en yetenekli oyuncularından çok daha fazla topla buluşuyor. Mesleğimin son 5 yılında en çok topla buluşanlara baktım: Xabi Alonso, Lampard, Gilberto Silva, Fabregas ve Scholes… Oyunu dikte eden, topu ayağında görmek isteyeceğiniz isimler. Premier League’deki son 5 döneme baktığımda ise liste şöyle: Van Dijk, Gvardiol, Levi Colwill, Saliba, Rodri, Lewis Dunk…
Evet oyun değişti lakin bir teknik yöneticinin işi, en yetenekli futbolcusunun mümkün olan en yüksek sayıda topla buluşmasını sağlamak değil mi? Ne yazık ki şu anda savunmadakiler ve kaleciler, en yetenekli oyunculardan 100 kat daha fazla topla buluşuyor.’
