Dr. Hakan Özerol Açıklıyor! Risk ve Getiri Ortasında Nasıl Bir Bağlantı Var?
Finans dünyasında risk ve getiri, birbirine direkt bağlı iki kavramdır. Daha fazla çıkar elde etmek isteyenler ekseriyetle daha yüksek risk almak zorundadır. Pekala, bu münasebet nasıl işliyor? Dr. Hakan Özerol risk ve getiri ortasındaki alakayı ve nasıl istikrarın kurulacağını anlatıyor.
Risk ve getiri hakikat orantılıdır.
Genellikle yatırımın getiri potansiyeli arttıkça, taşıdığı risk de artar. Daha yüksek kar elde etmek isteyenler, çoklukla daha büyük dalgalanmalara ve belirsizliklere katlanmak zorundadır. Bu noktada da risk ve getirinin hakikat orantılı olduğunu görürüz.
Düşük risk, düşük getiri manasına gelir.
Daha inançlı yatırım araçları, çoklukla daha düşük getiriler sunar. Örneğin, mevduat hesapları yahut devlet tahvilleri üzere düşük riskli yatırımlar, yatırımcılara stabil lakin hudutlu bir yarar sağlar. Düşük riskli süreçlerden yüksek ve süratli getiri beklemek pek gerçek olmayacaktır.
Yüksek risk de yüksek getiri potansiyeli sunar.
Hisse senetleri, kripto paralar yahut teşebbüs sermayesi yatırımları üzere yüksek riskli varlıklar, büyük yarar fırsatları sunabilir. Lakin, birebir vakitte büyük kayıplar yaşama ihtimali de vardır. Yüksek risk getiri potansiyeli kadar yüksek kayıplara da sebep olabilir.
Çeşitlendirme bu süreçte riski azaltır.
Farklı varlık çeşitlerine yatırım yaparak riski dağıtmak mümkündür. Portföyünü tek bir yatırım aracına bağlamak yerine pay senetleri, tahviller, emtialar ve gayrimenkul üzere farklı alanlara yayarak muhtemel kayıpları minimize edebilirsin.
Zaman da riski azaltan faktörlerden biridir.
Uzun vadeli yatırımlar, kısa vadeli dalgalanmalardan daha az etkilenir. Piyasadaki dalgalanmaları vakte yayarak, riskleri dengeleme talihi elde edebilirsin. Yatırım planlaması yaparken bir vakit çizelgesi yapmak da işleri kolaylaştıracak ve riski azaltacaktır.
Bu süreçte likitide riski göz arkası edilmemelidir.
Bazı yatırımların süratlice nakde çevrilememesi, yatırımcılar için değerli bir risk oluşturur. Örneğin, gayrimenkul yatırımları uzun vadede yararlı olabilir, lakin acil bir durumda kolay kolay satılamayabilir. Bu yüzden likidite riskini göz arkası etmeden yatırım planlaması yapılmalıdır.
Enflasyon riski ve getiri bağına dikkat edilmelidir.
Eğer yatırımın enflasyon oranının altında bir getiri sağlıyorsa, paran vakit içinde kıymet kaybedebilir. Yatırım yaparken enflasyon tesirini göz önünde bulundurmalı ve gerçek getiriye odaklanılmalıdır. Enflasyon riski göz arkası edilmemeli, dikkate alınmalıdır.
Psikolojik faktörler risk idaresini tesirler.
Panikle yapılan satışlar yahut çok özgüvenle yapılan yatırımlar, risk idaresini olumsuz etkileyebilir. Finansal kararlar verilirken hislerden çok mantıklı tahlillere dayanılmalı ve buna nazaran bir planlama yapılmalıdır. Yatırım planlaması yapılırken ruhsal faktörler göz gerisi edilmemelidir.
Risk profili şahıstan şahsa nazaran değişir.
Herkesin risk toleransı farklıdır. Kimi yatırımcı yüksek riski göze alarak büyük çıkar hedeflerken, kimisi daha istikrarlı ve inançlı yatırımları tercih eder. Öncelikle kendi risk algını belirlemeli ve buna uygun bir yatırım stratejisi oluşturmalısın.
Bilgi ve tecrübe arttıkça risk azalır.
Yatırım yapmadan evvel piyasa dinamiklerini, yatırım araçlarını ve finansal tahlil sistemlerini öğrenmek, riskleri minimize etmenin en tesirli yollarından biridir. Bilgi sahibi epey, daha şuurlu ve denetimli yatırımlar yapabilirsin. Risk ve getiri ortasındaki dengeyi yanlışsız kurmak, başarılı bir yatırım stratejisi oluşturmanın temelidir. Kendi risk profilini tanıyarak, şuurlu yatırım kararları alabilir ve finansal maksatlarına itimatla ilerleyebilirsin!
